Biliyorum artık hiç bir şey eskisi gibi olamayacak. Hissediyorum, bir daha asla
eskisi kadar önemli olmayacak hiç bir şey. Tek tadımdın hayattan aldığım, tadım
kalmadı... Düşerken dipsiz uçuruma, tutunduğum dalımdın, kayıp gittin
avuçlarımdan, kırıldın. Yaşama bağımdın düğüm düğüm, koparıldın, acımadı ki
diller, daha sıcağını yaşarsın derken kör yürekliler...
Umuda dönüktü yüreğim, gri gök yüzüne gördüğüm bembeyaz buluttun. Çamur deryası
içerisinde soluklanabildiğim tek yeşilimdin. Bir ölüm sessizliği yaşarken ben,
güvercinin kanadındaki ses oldun kulaklarımda... Yaşadığım tükenişin, acının,
mutsuzluğun son durağıydın. Bir sen vardın yürekten hissedebildiğim, bir sen
delice içime işleyen... Senleyken doluyordu cigerlerim havayla ancak. Sen varken
atabiliyordu yüreğim. Kanım damarlarımda tenini hissetiğim anlarda
hareketleniyordu sadece.
Önce aşkı yitirdin sen. Hiç aramaya da gerek duymadin bile. İçini bosalttigin
için, yittiginin farkina bile varmadin. Sonrada "bizi" kaybettin... Müsvedde
defterinde unuttun aski, temize geçemedin... Bir ormanin içinde buldun kendini.
O ormandaki her agaçtan farkli meyvelerle beslerim sandin ruhunu. Oysa çevrende
bir sürü aci ve yalnizlik meyvesi veren agaç oldugunu ve onlari üreten agaçlari
büyüttügünü göremedin...
Paylasmak, konusmak, anlatmak, dinlemek yerine aski sadece tene dokunmaktir
olarak tanimladin... Ya ask bu degil ya da ben farkli yasiyor, görüyor, biliyor,
hissediyorum. Ask, yagmurun topragi islatmasindaki hüzün, çiçege hayat
vermesindeki sevinç, yarim ayin günesle bulusmasi, denizin kayaliklari dövmesi
degil belki de. Belki de ask, gönül gözüyle bakip, yürekten hissetmek degil...
Çaresizdir sarsılır yüreğim, sanki bir gemidir
Bu sessizlik, hüzün dolu aşkımın matemidir
Matem tutan gemimde, inan bu son seferimdir...